20 Eylül 2014 Cumartesi

Sonbahar

Sonbaharda etnik desenler ve kumaşlar, maskülen ayakkabılar ve ceketler, yüksek belli jeanler "biz geldik merhaba, haydi durma dolabında yer aç!" diyedursun; ben hala dediğim dedik çaldığım düdük kombinler yapmaya devam edeceğim. Ligo ligo tha me sinithisis! :)




Herkesin aynı şekilde birleştirdiği parçalardan oluşan kombinleri giymeyi oldum olası sevmem. Mağaza vitrinlerindeki mankenlerin "vuhuu bana baksana, yepisyeniyim, bu sezonum" diye bağıran giysilerini alıp giyiveren, kolaya kaçan insanlara pek sıcak bakamam.




Mutlaka geçmişten gelen, eski sezonlardan bana yadigar kalan, gözümün nuru parçalarla birlikte harmanlayıp üstüme geçirmeyi severim. Çantam, üniversite yıllarımdan kalan benim için nadide bir parça. Renkli ve sıradışı olan herşey nadide galiba biraz benim için, o ayrı. 




Herkesin aynı şeyi giymesi, her kentin ve hatta tüm sokaklarının aynı şekilde yapılaşması gibi. Bir anlamda kimliğini kaybetmektir ki "ben" olmaktan uzaktır. Amma da büyüttün demeyin. Belki de bu kadar çabuk tüketiyor olmaktan da korkuyorum bir nebze. İki sezon giyip, yaşanmışlıklarınızın sindiği giysilerinizden kolaycacık kurtulmanıza biraz da içerliyorum. 



Duyguları, insanları, yaşadıklarımı bir kenara bırakın ben giysilerimi bile kolayca tüketemiyorum. Siz neleri tüketiyorsunuz kolayca? B
unu bir düşünedurun, ben followmeto akımına kapıldım gidiyorum, tutmayın. :)



Elbise: Batik
Ayakkabı: Elle
Çanta: Roman

17 Eylül 2014 Çarşamba

Aliye Berger kimdir?

Aşık, güçlü ve zeki kadınlara olan haranlığımı ilk olarak "Frida" ile yazmıştım. 

O serinin devamı niteliğinde olan yazım, her seferinde beni kendisine hayran bırakan: "Aliye Berger". Bu yazının müziği de onun tek ve en büyük aşkı keman virtüözü Karl Berger'e ithafen gelsin.

Aziz Nesin Aliye'yi şöyle anlatıyor: "Aliye Berger bana, kış ortasında tomurcuklanıp çiçeklenmiş ve her zaman öyle kalmış bir ilk yaz dalı gibi gelirdi."

Ne doğru bir tanımlama, her mevsim ilk yaz dalı gibi kalmak, bunu çevresine hep aynı enerji ile yansıtmak ve taşıması ne zor bir sıfat. Anlamlar yüklüyoruz sevdiklerimize, beklentilerimizi arttıran anlamlar. Beklemezsek ne anlamsız olacak aslında?



Aliye'ye dönecek olursak, anlatılması ve anlaşılması herkes tarafından kolay olmayan, zor ama bir o kadar keyifli, hayat dolu kadınlardan. Türkiye'nin ilk gravür sanatçısı. Ama onun adını duyuran gravürden ziyade 1954 yılında Yapı Kredi Bankası'nın düzenlediği yarışmada birinci seçilmesini sağlayan yukarıdaki şahane resim. Benim Aliye Berger ve ödüllü resmi ile ilk tanışmam İstanbul Modern'in Hayal ve Hakikat sergisi sayesinde olmuştu. Sergi kendisini şu şekilde ifade ediyordu; "Hayal ve Hakikat adlı romanı kendisine referans olarak alan sergi, kadın sanatçıların hayallerini hakikate nasıl dönüştürdüklerini araştırarak, kadın sanatçıların üretimlerinde hakikatin farklı katmanlarıyla kurdukları ilişkinin bugünkü çağdaş sanat kültürü içindeki yerini görsel örnekleriyle anlatıyor." Benim Aliye ile tanışmamı sağlayan her sergisine koşarak gitmeye çalıştığım İstanbul Modern ailesine de bayılıyorum, çok seviyorum buradan aşkımı ilan ediyorum :)

Okumuş muydunuz bilmem, döneminde oldukça ses getiren Ayşe Kulin'in Füreya'sını. Ne yazarsa yazsın okurum diyeceğim bir başka yazar da Ayşe Kulin'dir ki beni asla pişman etmemiştir. Benim gibi biyografi türüne meraklıysanız, sevmeniz ve hatta ölüp bitmeniz olası bir yazardır kendisi. Füreya ise Türkiye'nin ilk seramik sanatçısı ve Aliye Berger'in biricik yeğenidir. Bu yazının ilk okuma tavsiyesi "Alyoşa" ve sonrasında "Füreya"dır. Aynı zamanda Halikarnas Balıkçısı'nın da kardeşidir. Aliye'yi tanımayanlar için minik bir soyağacı da yapıverdim. :)


Bu hayatta uğruna herşeyden vazgeçerek büyük bir aşkla peşinden gittiği, yıllar sonra evlenip tam da en mutlu zamanlarında bu dünyada onu yapayalnız bırakan Karl Berger'i; gravürleri ve resimleri ile canlandırıp, her daim onun anıları ile dolu evinde yaşamıştır Aliye. 

Büyükada'da öldüğünde, Füreya tabutuna pembe bir peluş örtmüş, herkes "tabutta öyle bir renk olmaz" diyerek karşı çıkmıştır. Füreya ise çok uzatmadan  kısa ve net ifade etmiş: "Kim ne derse desin, Aliye olsa böyle yapardı, böyle isterdi." 

Aşkına, ailesine ve sanatına dair biraz olsun merak uyandırabildiysem eğer, okumanız için başka tavsiyelerim de olacak:

Alyoşa - Aliye Berger'in Öyküsü Hayati Çitaklar İmge Kitabevi 
Aliye Berger, Yaşamı/Sanatı/Yapıtları, Ada Yayınları

Şakir Paşa Ailesi, Şirin Devrim, Doğan Kitap

Aliye Berger, Yapı Kredi Yayınları

İş ve İstihsal 1954 Yapı Kredi Resim Yarışması Katoloğu

O Güzel İnsanlar, Zeynep Oral, Cumhuriyet Kitapları



Menfaatlerini ve hesap kitaba dayalı ilişkileri gözeten, içi kupkuru kadınlarla ve onların yetiştirdiği çocuklarla o kadar çepeçevrelendik ki hayata sevgi ile bakan, aşk ile bağlanan kadınların kıymetini bilmemiz gerek diye düşünüyorum. 

Sevgiler :)

15 Eylül 2014 Pazartesi

Su Gibi Berrak

Odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle... Dinleme bile, sadece bekle... Bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. Dünya özgürce sunacaktır kendini sana... Maskesinden sıyrılmak için başka seceneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine...Franz Kafka.


Fazla birşey söylemeye gerek yok bazen...Bazen sadece birkaç güzel söz ve enfes bir şarkı yetiyor herşeyi daha güzel, daha yaşanabilir ve daha anlaşılır yapmaya. Kahvesini, kitabını alıp bu dünyadan uzaklaşabilen insanlardanım ve bunun için kendimi çok şanslı hissediyorum. 


Biraz sonbahar hüznü, biraz günlük yaşam koşuşturmacalarının sıkıntısı ama herşeye rağmen ben bembeyazım baksanıza! Su gibi berrak değil  her zaman hayat. Misafirlikteyken sevmediği yemeği yiyen çocuğun yüzünü buruşturmamaya özen gösterip, zorla yediği yemekler gibi tatsız, tuzsuz hayat kimi zaman. Yine de yemekten sonra tatlı diye bir gerçek var, unutma! Afiyet olsun, aşk olsun, sevgi olsun, bolca sevgi kelebekleri dolsun! 


Sevgiler :)


Bluz: Banggood
Etek: River İsland
Terlik: H&M
Çanta: Watsons ürün hediyesi :)
Saat: Guess
Bileklikler: Enez'de ev hanımlarının yaptığı el emeği göz nuru incilerim

10 Eylül 2014 Çarşamba

Remember Me

Truva filminde Josh Groban şarkısında şöyle diyor: Remember Me!
"...When your dreams have ended 
Time can be transcended 
I live forever 
Remember me..."

Ali Çimen'in Tarihi Değiştirenler Serisini duymuş muydunuz? 
Eğer duymadıysanız ve uzun uzadıya tarih kitaplarını okumak uykunuzu getiriyorsa (tüm yazar ve okurseverlerden özür diliyor, bana kızmayacaklarını ümit ediyorum.) bu seriyi şiddetle tavsiye ederim. 
Bir kadın daha ne kadar unutulamazdı acaba? Tarihi Değiştiren Kadınlar listesinde kesinlikle olması gereken bir isim Truvalı Helen. 
Yunan mitolojisine göre Truva savaşına neden olan dünyanın en güzel kadınıdır.  Çeşitli efsanelere göre Zeus'un fani bir kadından olan tek kızıdır. Sparta kraliçesi Leda ile tanrı Zeus'un kaçamağından doğan bir kızdır.
 Ve Truva'dan kaçabilmeyi de Zeus ve Aphrodite'e borçlu olduğu söylenir. 
İlyada'nın ve çevrim şiirlerinin başlıca kahramanlarından biridir.


Ben de beyaz tüller içinde kendimi yunan mitolojisinden fırlamış bir kahraman gibi hissediyorum. 
"Hııııh sen de..." diyebilirsiniz ama kıyafetlerin enerjisi olduğuna ve kesinlikle ruh halinizi yansıttığına inanırım. 
Genelde rengarenk, her çeşit kıyafetin dikkatimi çekmesini de sürekli değişken ve genelde çok hareketli kıpır zıpır olmama bağlayabilirsiniz, çok da haklısınız. 

Elbise: Banggood
Ayakkabı: Berlin'de bir butik.
Çanta: Berlin'de bir başka butik :)
Saat: Banggood
Bileklik: Roma'da bir butik.


Ben bu ara masal kahramanıysam demek, Sevgiler :)


6 Eylül 2014 Cumartesi

Fethiye


Tatilimizin en uygun, en şirin oteli olan Melek Apart'a yerleşir yerleşmez  öğleden sonra Ölüdeniz'e kendimizi attık. Ölüdeniz Milli Parkının (Araç ile Giriş:22 TL) berrak sularına kendimizi bıraktık. O dubadan bu dubaya yüzme rekorları kırdık. Akşamüstü Belcekız Plajında bulunan Easy Riders firmasından safari (50 TL) ve yamaç paraşütü (200 TL uçuş - 180 TL fotoğraf ve videolar. Pazarlık yaparsanız bizim gibi 110 TL alabilirsiniz.) aldıktan sonra yıllardır gitmediğim ama pek çok sevdiğim Help Beach Lounge'da akşam yemeği için yerimizi aldık. (Vejeteryan menüsü bir harika! Tabii diğer yemekleri ve kokteylleri de. Uğramadan geçmeyin derim.) 


Akşam Fethiye merkezde gezdikten sonra geceyi Kum Saati'nin çeşitli kokteyllerini deneyerek geçirdik, pişman olmadık. (kelimelere şarkı gizlemeyi pek sevdim)


Ertesi gün sabahın köründe uyanıp Safari jeeplerine atladık, maceraya başladık.



 Hepimiz su tabancalarımızı ve kovalarımızı su ile doldurup savaşa hazırlandık :)



Gün boyunca hiç kurumadık dersem abartmam. Bakınız aşağıdaki fotoğraf yollarda bile ıslandığımızın kanıtı. Ayrıca yöre halkı jeep safari turlarına o kadar alışmış ki; hortum ile yol kenarında bekleyen amcalar, içi su dolu kovalarla yolumuzu gözleyen gençlerin tüm saldırılarına göğüs gerdik. :)



Su savaşı ile nasıl gittiğimizi hatırlamadığımız onca yoldan sonra Balık Çiftliğine varıyoruz. Hamak keyfi, gözleme&çay saatinden sonra anlamsız bir şekilde zavallı balıkları seviyoruz.

 Onlar mı benden korktu, ben mi onlardan belli değil. :)



Sevgi selimiz bittikten sonra Saklıkent'in soğuk sularına doğru yola çıktık. Öncelikle buz gibi suyun yanında yemek yedik. Hamak keyfi yaptık ve kanyon yürüyüşüne başladık. Zorlu geçen bu yolda yer yer düştük, donduk, terlik kayıpları yaşadık ama tatil coşkumuzu hiç kaybetmedik. Ama yine de siz saklıkent'e terlik yerine plastik deniz ayakkabıları ile girmeyi tercih edin :)



Ve tatilin en eğlenceli bölümlerinden birisi rafting!



Biz yarıştık, ıslandık, taşlara takıldık, döne döne helak olduk, bolca güldük :)

Fazlaca yorulduk şimdi dinlenme ve çamur banyosu zamanı!


Ne saçmaladık, ne saçmaladık. O saçlar nasıl temizlendi bir ben bir Allah biliyor.


Çamura bulanmış olsam da bileziğim olmadan asla :)

Tatilimizin en adrenalin dolu anları geliyor. Sizi biraz uçuracağım. 


"...Maviyi soruyordun,gözlerimden yüzüme yayılan maviyi mi

Bir renk değildir mavi huydur bende..."

 "Nereye gidersem gökyüzü benimdir!"

Hayatımda yaşadığım en keyifli anlar listesinde üst sıralarda yerini aldı. Şimdi sıkı tutunun sizi de uçuracağım. 1-2-3 havadayız…



Filmlerimin devamı gelecek…Sevgiler :)



27 Ağustos 2014 Çarşamba

'Bir Akşamüstüdür'

Okurken dinlemek için, daha keyifli okumak için :) 

Bir akşamüstüdür şarabî
Bahçeler ve dağlar üzre hükümran;
Tam dünyayı dolaşmak saatindesin.
Ay ışığı su içer birazdan.
Kızarmış kalçalarını çanlar
Alabildiğine vurur. 



Bu mısralarla başlıyor şiirine Ahmed Arif, sizin de böyle saatleriniz olur mu? Benim çokça oluyor. Bazen bir fotoğraf görüyorum Kahire'de çekilmiş, hemen o an valizimi toplayıp gitmek geliyor içimden. Bazen bir müzik dinliyorum, İran asıllı sanatçı öyle bir ağıt okuyor ki içime işliyor, gözyaşım kurumadan orada, o ânı yaşamak istiyorum.




Bazen de küçük bir kız oluyorum tüm bunlardan habersiz, çiçeklerin arasında dolaşıyorum "ben de bir çiçeğim, mutluyken çok güzel açar, (aslında bolca konuşur, çocuk kahkahaları atar.) etrafıma mutluluk veririm." diyerek. Bence hayat; sevdiklerimiz ve sevmediklerimizle birlikte yaşadığımız çevrede bir etkileşim ağı ve siz kimle mutluysanız orada güzelsiniz.

En güzel olduğunuz yerde hep mutlu mutlu yaşamanız dileği ile...

Biraz masal tadında oldu bu yazı. Sevgiler :)



Gömlek: Banggood
Etek: Bershka
Ayakkabı: İnci
Çanta: DKNY
Saat: Banggood
Bileklikler: İtalya'dan
Eklem Yüzükleri: Lovelywholesale
Kolye: Mavi
Gözlük: Euromoda

25 Ağustos 2014 Pazartesi

White Rabbit

Tatile iç açıcı bulacağınızı umduğum bir stil yazısı ile ara veriyorum. 
Günaydın Beyaz Tavşanlar! :) (Bknz. Bu yazının şarkısı)


Hepimizin sihirli güçleri var, beyaz tavşanların da. Ama hiçbir sihir, tutulmamış sözleri düzeltmeye yetmiyor. O yüzden siz siz olun, beyaz yalanlar dışında yalan söylemeyin, karşınızdaki insanların gülüşlerini hayal kırıklığına uğratmayın. Çünkü hayat böyle küçük oyunlar için çok kısa ve biliyorsunuz karma diye birşey gerçekten var, iyi ki var! :)


Pazartesi diye somurtmayı bırak; gülmek bir harika, tam burada denesene :)


Bu kombini biraz sevdim. Bolca fotoğraf ekleyebilirim.




Sevgiler..



Tulum: ZARA
Çanta: Moschino
Saat: Swatch 007 Serisi 
Kolye: Edirne'de bir bijuteriden
Eklem Yüzükleri: H & M
Toka: accessorize
Oje: Rimmel 60 seconds (Her rengi harika)