Bayram, ailedir. Hoş sohbetler, aile büyüklerinin unutulmaz anıları, tatlı yemeğe ve kahve içmeye doymak, harçlık alan çocuk mutluluğudur. Bayram, gelenek ve göreneklerini kaybetmiş büyükşehirlerlilerin bile ufacık kırıntılarını içinde bulduğu aile ziyaretleridir. Kaç yaşında olursan ol, maaile toplandığın evde hep çocuk hissetmek, kolonya tutmaktır.
Boşverin bayramlarda büyük seyahatler planlamayı, yeni yerler görmek yerine birbirinizin yüzünü görün. Facebook'dan, Twitter veya İnstagram'dan değil, can cana kan kana sohbet edin, sesli kahkahalar ve çocuk ağlamaları ile dolun taşın.
İnsan ailesi ile büyük ve güzel. Ailesi ile kıymetli.
Sonbaharda etnik desenler ve kumaşlar, maskülen ayakkabılar ve ceketler, yüksek belli jeanler "biz geldik merhaba, haydi durma dolabında yer aç!" diyedursun; ben hala dediğim dedik çaldığım düdük kombinler yapmaya devam edeceğim. Ligo ligo tha me sinithisis! :)
Herkesin aynı şekilde birleştirdiği parçalardan oluşan kombinleri giymeyi oldum olası sevmem. Mağaza vitrinlerindeki mankenlerin "vuhuu bana baksana, yepisyeniyim, bu sezonum" diye bağıran giysilerini alıp giyiveren, kolaya kaçan insanlara pek sıcak bakamam.
Mutlaka geçmişten gelen, eski sezonlardan bana yadigar kalan, gözümün nuru parçalarla birlikte harmanlayıp üstüme geçirmeyi severim. Çantam, üniversite yıllarımdan kalan benim için nadide bir parça. Renkli ve sıradışı olan herşey nadide galiba biraz benim için, o ayrı.
Herkesin aynı şeyi giymesi, her kentin ve hatta tüm sokaklarının aynı şekilde yapılaşması gibi. Bir anlamda kimliğini kaybetmektir ki "ben" olmaktan uzaktır. Amma da büyüttün demeyin. Belki de bu kadar çabuk tüketiyor olmaktan da korkuyorum bir nebze. İki sezon giyip, yaşanmışlıklarınızın sindiği giysilerinizden kolaycacık kurtulmanıza biraz da içerliyorum.
Duyguları, insanları, yaşadıklarımı bir kenara bırakın ben giysilerimi bile kolayca tüketemiyorum. Siz neleri tüketiyorsunuz kolayca? Bunu bir düşünedurun, ben followmeto akımına kapıldım gidiyorum, tutmayın. :)
Hepimizin hayatında yıllar yılı sürdürdüğü,zaman zaman çok kızıp her zaman çok sevdiği, içinden geleni geldiği gibi söylediği sonra da hiçbir şey yokmuş gibi "bir alışverişe mi gitsek" dediği bir dostu vardır!
Yoksa yazıklar olsun size. Kimle dedikodu yapıyorsunuz :)
Biraz parlamış olabiliriz ama biz zaten ışıl ışılız canımmm :)
İşte benim böyle bir handişkom var ki 2 günlüğüne Edirne'den kalkar giderim İzmir'ime ablasının oğlunun sünnet düğünü için, ki bu da benim ilk stil postum olur. Bir sürü kombin yapıp hiçbirini fotoğraflayamadığım için çok üzgünüm. Ama üstün yetenekli fotoğrafçı arkadaşımı ikna edip tez zamanda birbirinden güzel kombinler ve pek çok fotoğrafla burada olacağım.( Bu postu ona tabii ki okutacağım :) )
Hanım Hanımcık pozumu vereyim;
Sonra şımarabilirim :)
:)
Bu ayakkabılarla aşk yaşadığım doğrudur...
Sünnet Düğünü tabii ki arka planda görmüş olduğunuz yerde olmadı bunlar zıplayıp hoplayıp kendimizi kaybetmeden önce Sasalı'da caaaanım evimizin bahçesinde sevgiyle çekilmiş kareler.
Buradan annişkoma teşekkürler.
Sünnet Düğünü Saime Sultan Yalısındaydı. Herşey sünnet annemiz tarafından en ince ayrıntısına kadar düşünülmüş; masalardan yemeklere, tatlılardan müziklere kadar hepsi ama hepsi enfesti.
Bu paragrafa "maşallah" deyip başlıyoruz hep birlikte :) Sünnet çocuklarını ısırmak, yemek, oiiiii diye sıkıştırmak isteyebilirsiniz şimdiden uyarıyorum. Smokinleri de annelerinin tasarımı. Hale Kemeraltı'ndan aldığı smokinlerin pantalon paçalarını kesip saten kumaş dikerek bu enfes tabloyu karşımıza sunduğunda hepimizin içi gitti. Yakında ben de dikiş nakışa başlayacağım ve kesinlikle ilham perim Hale! Takipte kalın neler dikeceğim neler. Kalıp çıkarmaya başladım :)
Hale'yi ve Lale'yi de paylaşmadan postu vallaha bitirmem. Ailecek güzeller :)
Bu postun müziği de onca yoldan ve uykusuzluktan sonra Külkedisinden Cindrella'ya dönmemin şerefine gelsin ve tabii ki kızlar Allah hepimize böyle elinde ayakkabı kapı kapı bizi arayan aşık bir prens nasip etsin :)
Sevgiler... Burada olduğunuz için teşekkürler...
Halenin Elbisesi: Kırmızı - Ertan Kayıtken Lalenin Elbisesi: Siyah -Vakko Handişkomun Elbisesi: Alfa Beta; Benim Elbisem: 3. silahşörümüz sarı japonum Deniz'imin Los Angeles'tan hediyesi (İnsanın böyle dostu olsun 1943584950 milyar borcu olsun :P), Ayakkabılar: Sarar (Eski Sezon), Çanta: Watsons'tan aldığım makyaj ürünlerinin hediyesiydi. (Böyle hediyeleri hep istiyoruz burdan duyurulur :) ) ; Takılar: İzmir - Bornova'dan gümüş-zümrüt satan enfes bir dükkandan almıştım. Ne karardı ne birşey oh mis gibi takıyorum. Saat: Gaziantep Çarşı