28 Kasım 2015 Cumartesi

Kristal Denizaltı

 

 

Çok sevdiğim Ahmet Altan'ın en çok sevdiğim kitabı: Kristal Denizaltı

Var mıdır kadınları bu kadar anlayan, gören ve bilen başka bir adam?
Sadece bilmek, görmek ve anlamak da değil, doğru yorumlayıp doğru cümleler ile cevaplayabilmek. Kadının, erkeğin hayatındaki rolünü öyle güzel benimsemiş ki, onun adını duyduğum zaman istemsiz gülümserim. Nasıl güzel minik hikayeler ile doludur bu kitap. Aynı tat ile okuyacağımı düşünerek "Bir hayat Bir Hayata değer" kitabını koşarak aldım. Ancak aynı hissiyat ile okuduğumu söyleyemem. O nedenle biz Kristal Denizaltı'ndan en sevdiğim satırlara gelelim:


Neden sana acı çektiriyorum sevgilim? Neden hep, ya sana acı çektirmek ya da kendi kendimi aldatmakla geçiyor günler? Biz birbirimizin hiçbir şeyi olmayacaktık, ama her şeyi olduk… Seni artık görmeyeceğim. Yıldızları nasıl seyrediyorsam, bundan böyle sana da öyle bakacağım demek.


-İnsan sevdiğini görmediğinde aşk biter mi?

*Düşünsene Tanrı'yı bir kez bile görmedik ama onu seviyoruz.

-Ama benimki o tür bir sevgi değil, Sarah.

*Belki de başka bir tür  sevgi yok Maurice. Aşk, bir insanı Tanrı'yı sever gibi sevmek mi, onu görmeden ama onu hissederek onun varlığına bağlı kalmak mı?

 

 

"Bir kadınla üç şey yapabilirsin: Ya onu seversin, ya onun için acı çekersin ya da onu yazarsın."

Bu unutulmaz bir cümledir.  Ama o cümleyi benim için daha da unutulmaz kılan, çok çok uzun yıllar önce, bir kadının sabaha karşı, parlak mor bir gökyüzünün altında koyu yeşil şemsiyeler gibi açılan fıstık çamlarının dibinde sorduğu bir sorudur.

-Bu cümlede 'ya' mı olmalı, yoksa 've' mi? 

 

 

Bir erkeğin düşünsel yeteneği, estetik birikimleri ne olursa olsun, hayatta durduğu kat, içine doğduğu kattır, tanıdığı ilk kadının, annesinin onu bıraktığı kat.

Giyim zevkinin bulunmadığı bir bahçede doğduysanız, giyim zevkinin gelişmiş olduğu bir bahçeye sizi ancak bir kadın götürür; sofralarının inceliklerle donatılmadığı bir katta doğduysanız, incelikli sofraların bulunduğu kata sizi götürecek olan da bir kadındır.

Birlikte olduğunuz kadın değiştiğinde, değişen yalnızca bir kadın değildir, hayatın neredeyse bütünü değişir; bir başka kata, bir başka bahçeye geçersiniz, orada herşey farklıdır. 

.....

Bir kadından bir kadına geçmek, bir hayattan bir başka hayata geçmektir.

.....

 Hayatınız, seçtiğiniz kadındır.

Bir kadın değil bir hayat seçersiniz çünkü.

 

  Bazı yazarları özler insan, onların anlattıklarını, anlatma biçimlerini, kullandıkları dili, yalnızca onlara ait olan sözcük evliliklerini, onların yarattığı ve okurken bir parçası haline geldiğiniz dünyayı, o dünyanın kokularını, seslerini, renklerini özler.

 

 

Bazı yazılara bazı şarkılar yakışıyor, keyif müzikleri saatinde iyi okumalar hepimize!

 ♫ ♪♫♪ ♫ 

 

Sevgiler... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder