#belgrad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#belgrad etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Haziran 2016 Cumartesi

Atlayın, Belgrad’a gidiyoruz Part II Gitmeden Bilmemiz Gerekenler


HAVAALANI

          Havaalanından büyük bir Türk kafilesi ile Belgrad’a geldik. Bildiğiniz üzere Belgrad’da vize uygulaması yok. Ancak uçaktan inerken bir anons geçti pasaportlarımızı hazırlamamız ile ilgili. Daha önceden böyle bir uygulamaya alışık olmadığımız için inene kadar anlam verememiştik. Uçaktan iner inmez sizi kapıda polis arkadaşlar karşılıyor ve herkesin pasaportunu kontrol ediyor. Eğer schengen vizesi daha önce aldıysanız sorun çıkarmıyorlar. Ancak yurt dışı için ilk tercihiniz Belgrad ise neden geldiniz, nerede kalacaksınız gibi gereksiz sorular sorarak pek de “hoş geldin” demiyorlar. Böyle anlamsız yere insanları gerdikten sonra hiçbirşey yapmıyorlar, hepberaber paşa paşa pasaport kontrol noktasına ilerleyip bavullarımızı alıp, çıkıp gidebiliyoruz.

PARA BİRİMİ

           Sırbistan para birimi Dinar ve Havaalanı dahil tüm döviz bürolarında fiyat aynı, kimse kimseyi dolandırmaya çalışmıyor. Biz gittiğimizde 1 euro = 122-123 dinardı.

ULAŞIM

           İner inmez diğer bir sorun takside yaşadık. Kapıda bir anda bir sürü resmi ve gayrı resmi taksi şöforu beliriyor. Herkes gittikten sonra resmi bir taksiye binmeye karar verdik ve birisi ile pazarlık yaptık. O arkadaş diğerine yönlendirdi,  hadi bakalım bavullarla ordan oraya gittik. Binbir zahmetle gittiğimiz o somurtkan taksici de bize bilet aldınız mı dedi? İlk dakikalar için iyiydi diyemeyeceğim. Hadi bakalım tekrar içeri girdik. Taksicilerin durduğu yerden bilet almak istedik. İlk pazarlık ettiğimiz adamın resmen bizi dolandırmaya çalıştığını öğrendik. Sinirlendik, söylendik ve en sonunda bizdeki Havaşa karşılık gelen fakat aynı konforu sunmayan dolmuşa bindik. Kişi başı 300 Dinar ödedik. 300 deyince bir korkuyor insan J



Buradan çıkan kıssadan hisse Belgrad’da taksilere asla güvenilmiyor. Siz de bizim gibi internet olmadan da kullanabildiğiniz haritalardan indirin ve şarjınız yettiğince gideceğiniz yerlerin km hesabını yapıp taksici ile öyle pazarlık yapın.

Genelde yaya olarak gezmeyi tercih ettik, onun dışında taksi ve tramvay kullandık. Belgrad yürüyerek gezmek için güzel bir şehir. :) Şehri bir uçtan bir uça gezen ücretsiz tramvay gezisi için aşağıdaki Turist Bilgi Merkezine uğramadan geçmeyin. 

             TURİST BİLGİ MERKEZİ

 Yolculuğunuzun başında Knez Mihailova Caddesinde No:4’deki Turist Bilgi Merkezine uğramanızı tavsiye ederim. Ücretli ve ücretsiz pek çok aktiviteden bilgi sahibi olabilirsiniz.

GELENEKSEL İÇKİ


 Aslında her ne kadar part I’de değinmiş olsam da Rakia içmeden dönmeyin. Fiyatlar ve çeşitler:




Not: Sokak arası, minnak marketlerde çok daha ucuz.



        KONAKLAMA

        Konaklamaya gelince biz ilk defa www.airbnb.com sitesini tercih ettik. Kendimize göre merkezi bulduğumuz, şirin eğlenceli bir evi 4 günlüğüne kiraladık. Ev sahibimizi tanımadan sevdik, evinin adını "Casa Ciuk" adı ile siteden bulabilirsiniz. Dolapta bizim için bira, hatta çerez ve meyve bırakmıştı. Mutfakta makarna yapma makinası bile vardı. Kutu gibi ev olması, temiz olmasının yanı sıra merkeze sandığımız kadar yakın değildi ve biraz tadilat gerektiren işleri vardı. Yine de denenebilir bir maceraydı. Ressam ev sahibimizin evinden görüntüler taaa taaaammmm J





Siz daha merkezde kalmak istiyorsanız, Skardarlija ya da Knez Mihailova noktalarını tercih edin.

   Benim şimdilik söyleyeceklerim bu kadar, bir sonraki yazıda görüşmek üzere!    

27 Mayıs 2016 Cuma

Atlayın, Belgrad'a gidiyoruz. Part I: Yeme-İçme

NE YEDİK NE İÇTİK?

“Yediğin içtiğin senin olsun bana gördüklerini anlat” devri instagram ile birlikte son buldu biliyorsunuz. Ne yedik ne içtik paylaşmayı seviyoruz ki hepimiz yiyip içelim ya da tam tersi ders çıkarıp yiyip içmeyelim. 

Her zaman her yerde yemekler ile ilgili sorunları olan bir insan olarak çok ölçüt olmayabilirim ama bu sefer yalnız değildim. Hiçbirimiz yemeklere bayılıp ayılmadık ama içkiler için aynısını söyleyemeyeceğim.  


Akşam Belgrad'a varmamızdan sebep aç değildik. Bavullarımızı eve bırakır bırakmaz kendimizi sokaklara attık. Epeyce gezdikten sonra Aurelio'da güzel içecekler söyledik ve tüm yorgunluğumuzu attık. Kokteylleri tavsiye ederim.



İlk sabah kahvaltımızda TOMA Pekara olarak ünlü fırının yolunu tuttuk. Biz Tesla Müzesine yakın güzergahtakini tercih ettik çok da bilinçli olmadan. İlk başta çok da sevimli görünmeyen peynirli milföy ve ıspanaklı peynirli böreklerden kaptık. Yol üzerindeki bir kafede çay ile birlikte yudumlamayı hayal ettik, bu fikre nereden kapıldıysak. Börekler gerçekten beklenenin çok çok üzerinde iyiydi. Ancak çay için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Çünkü çay diye bize getirdikleri İCE TEA olarak bildiğimiz içeceği ısıtıp getirmişlerdi. Hiçbir blogda böyle bir şey okumadığımız için biz ŞOK! 




Sonradan farkettiğimiz üzere Mihailova’daki TOMA biraz daha büyük. Gezme güzergahınıza göre seçim yapabilirsiniz. Oradan da bu tatlıları kaptık.




Yemekten önce ünlü Mihailova caddesinin pek çok noktasında görebileceğiniz coffee dream'de tatlı ve kahve molası verdik. Latte sipariş verdim, ancak bildiğiniz sütü ısıtma zahmetinde bile bulunmamışlar. Buz gibi bir latte içtim. Neyse ki kakaolu muffin ve browni harikaydı. Ekiptekiler filtre kahve içtiler ve mutlu ayrılabildiler.




Öğlen yemeği için Cantana DeFrida Türkiye’den beri hayallerimi süslüyordu. Ama biliyorsunuz çok büyük beklentiler her zaman hayal kırıklığı ile vuku buluyor. Bizimki de öyle oldu. Vejeteryanlar için gerçekten felaket denebilecek kadar kötü bir restoran. Salata ve patates istedim. İkisi de sanki bir yemeğin yanında mini meze denebilecek boyutta geldi. Fiyatları ise Belgrad’a göre gerçekten yüksekti. Bizim ekip ise Günün menüsünden tavuk yemeği seçtiler. Porsiyonlar bizdekinin yarısı falandı ve yanına garip ekmekler getirdiler. 

Fiyatlar ile ilgili çok soru geliyor, ben de yeni düzenlemelere giderek ve sonradan unuttuğumu düşünerek kalıcı bir not ekledim :) 



1 Euro = 122 /123 Dinar (Havalaanı ve diğer tüm döviz bürolarında aynı)


Bay/Bayan Tuvaletlerinin Kapıları güzeldi. Ben Diego'yu görünce bi suratına tükürmek istiyorum da neyseeeeeee....



Yine cadde üzerindeki bu İCE BOX adlı büfede dondurma yemeden geçmeyin derim. Gerçekten çok lezzetliydi.







Akşam yemeği için eğlenceli Skadarska sokak üzerindeki Le petit Piaf'ı tercih ettik. Tamamen yaya yolu üzerinde kurulu pek çok mekan mevcut. Yemek ve yemek sonrasında birşeyler içmek için de uygun. Hatta yolun ilerisinde rock bar bile var. (Rock barlarında gerçekten rock müzik çaldığından emin olduk kapıda bekleyen rockker arkadaşları gördükten sonra)
Bizim oturduğumuz şirin mi şirin Le Petit Piaf’da da canlı müzik vardı. Ayrıca sokak üzerindeki vejeteryan yemek yemek için en uygun yer diyebilirim. Makarna, Çorba ve salata gibi seçenekleri mevcut ve gayet başarılılar.




Ertesi sabah için okuduğumuz yorumlardan gerçek çay keyfi yapabileceğimizi öğrendiğimiz Red Bread’in yolunu tuttuk. Gerçekten Red Bread sunuyorlar bu arada. Ekmeği yağlı baharatlı değişik bir şekilde kızartıp getiriyorlar, lezzetliydi. Omlet, pancake veeeee tabii ki çay istedik. Kahvaltıda çemen gibi sos ve yoğurtumsu kaymaklı bir şey de sunuyorlar. Mekan da sunumlar da güzeldi. Biz sevdik.




Bir sonraki kahve durağımız Mihailova’nın meydanında Cappucino adlı mekandı. Hepimiz değişik şeyler denedik bu defa. Şekerli Türk kahvesi, şekersiz geldi ve garson masada şeker var karıştırın dedi. (Türkiye'nin gözünü seveyim dedik mi bu noktada dedik.)
Dondurma gerçekten lezzetsizdi. Romlu kahve güzeldi ama güneş tepedeyken içmek çok mantıklı değil. Ben riske atmadım yine Latte istedim. Düşününce en iyisi benimkiydi.

Eğer sıcak bir şey istiyorsanız nescafe söylemeyin, çünkü soğuk frappe tadında bir şey getiriyorlar. Nescafe tüm mekanlarda bu şekilde servis ediliyor.




Biz sürekli gezip dolaşıp Mihailova’ya döndüğümüzden yemeğimizi yine burada Via Del Gusto’da yedik. Riske atmadık, hepimiz pizza söyledik. Vejeteryan pizza kabaklı, mısırlı, zeytinli oldukça büyük porsiyondu ve çok lezzetliydi. Geç öğlen yemeğinden ve porsiyondan mütevellit akşam yemeği yiyemedik.

Bu iki resim internetten alınmıştır.

Belgrad’ın gece klüpleri ve Türkiye’de İzmir’de dahil pek çok ilde bulamayacağınız tatta güzel mekanlar var. Jazz Basta’da bunlardan biri. Canlı Jazz müzik yapıyorlar. İnanılmaz romantik döşenmiş bir mekan. Garsonlar çok ilgili ve güler yüzlü. Tüm kokteyller çok başarılıydı. Gece gittiğimizden çok fazla yemek çeşidi olmadığını öğrendik. Hamburger tarzı şeyler yapıyorlardı. Ama bize hiç sevimli gelmedi. Sunumlar başarılı görünüyordu.



Son olarak meşhur içkileri Rakia'yı denemeden dönmeyin. Biraz ağır bir içki olmakla birlikte shot olarak servis ediliyor. Ballı, kayısılı, ayvalı...vb. çeşitleri mevcut. Ballıyı denedik, kayısılıyı aldık. Çok benim tarzım olmasa da yöresel içkileri denemeyi her zaman seviyoruz. 

Yeme İçme adına söyleyeceklerim bu kadar :)
Bir sonraki Part gezelim görelimde görüşmek üzere ♥